İslam dinine tarih boyu birçok saldırı olmuştur. Bunların şekli ve yöntemi zamana döneme göre değişiklik göstermiştir. Ulema Allahın izni ile hepsini bertaraf etmiştir. Günümüzün hastalığı ise Kuran Müslümanlığı adı altında sünnet düşmanlığıdır.
Bu meseleye dair bir çok alim cevap vermiş ve bu düşünceye sahip Müslümanların sakat bir bakış açısı bizce de sabit olmakla birlikte bu yazımızda mesele üzerine uzun uzun tespitler yapıp olayı her yönüyle incelemeye çalışmayacağız. Bir örnek üzerinden olaya farklı bir bakış açısı kazandırmaktır niyetimiz.
Çoğumuz peygamber efendimizin miraç hadisesini bilmektedir.
Resûlullah bir gece Cebrail’le birlikte Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya, oradan da Allah’ın izniyle yüce âlemlere götürülmüş ve aynı gece dönmüştü. Ertesi gün bu eşsiz mucizeyi müşriklere haber vermiş, fakat müşrikler inanmamışlardı. Hattâ birtakım yeni Müslümanlara bile Mirac mucizesinin kabulü ağır gelmişti. Bu Müslümanlar doğruca Hz. Ebû Bekir’e gittiler:
“Yakın ve samimi dostunun anlattıklarından haberin var mı?” dediler, “Bu gece Mescid-i Aksâ’ya gittiğini, orada namaz kıldığını, geçmiş peygamberlerle görüşüp göklere çıktığını ve döndüğünü anlatıyor.”
Hz. Ebû Bekir sadece bir şeyden emin olmak istiyordu:
“Bunu o mu söylüyor? Siz bu anlattıklarınızı kendisinden mi duydunuz?”
“Evet,” dediler, “kendisinden duyduk.”
Hz. Ebû Bekir hiç tereddüt etmeden hemen şu cevabı verdi:
“O söylediyse mutlaka doğrudur Ben ona ve Allah’tan getirdiği her şeye iman etmişim.”
Daha sonra hemen Peygamber Efendimizin yanına gidip, Mirac’ı bizzat kendisinden dinlemek istedi. Resûlullah bu büyük mucizeyi anlatınca, Hz. Ebû Bekir şöyle dedi:
“Yemin ederim ki, sen doğru söylüyorsun. Çünkü sen Allah’ın Peygamber’isin. Ben buna bir kere daha şehadet ederim.”
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz kendisine iltifatta bulunarak:
“Ey Ebû Bekir, sen zaten Sıddık’sın” buyurdu.[1]
Bu rivayette dikkatinizi çekmek istediğim nokta “O söylediyse mutlaka doğrudur” bu olayın böyle değil de günümüzdeki hadis düşmanlarının yada bazı hadisleri kabul edip bazılarını kabul etmeyen sözde kuran Müslümanlığı adı altında kendi nefislerine çağıran insanların zihin yapısıyla bakmaya çalışalım.
Bir an için Hz. Ebû Bekir’in r.a bunlar gibi düşünsün ve müşrikler ona gelip bu olayı haber verdiklerinde peygamber efendimizin yanına gidip Ya Muhammed sav Bu gece Mescid-i Aksâ’ya gittiğini, orada namaz kıldığını, geçmiş peygamberlerle görüşüp göklere çıktığını ve döndüğünü söylüyormuşsun hadi bir kısmı ayetlerde geçiyor kalan kısmı geçmiyor. Allah niye bir kısmını bildirdide diger kısmını bildirmedi. Hem aklen baktığımızda mantığın kabul edeceği bir olay değil.
Bu misali uzatıp gidebiliriz maksadın hasıl olduğu kanaatindeyiz. Günümüzde hadislere bu şekilde yaklaşan bir sürü insan var. Bazen mesele “O söylediyse mutlaka doğrudur” diyebilmekte
[1] Sîre, 2: 39; İnsânü’l-Uyûn, 2: 92; Tabakât, 1: 213-216. (Sahabeler Ansiklopedisi)
Yazar: Neptünlü Müslüman