Ne kadar kimsesiz olunabilirse o kadar kimsesiziz aslında..
Mevsim değişimine direnen daldaki son yaprak gibi, terkedilmiş bir Anadolu köyünde kalan üç beş hane gibi, şehrin tüm kalabalığından kaçıp seher vaktine sığınmış pencereden süzülen sarı ışık gibi ya da günün sonunda otobüsün radyosundan duyulan eski bir türkü gibi.. Baş döndürücü bir hızla değişen dünya karşısında yapayalnızız..
İşte sırf bu yüzden güzeldir gece..
-Yalnız olmadığını hatırlatır insana. En kötü ihtimalle şu an herkesin yalnız olduğunu düşündürerek komik bi adalet sağlar insanın zihninde J
-Sonra sadık bir arkadaştır, asla ekmez insanı. Bıkmadan usanmadan hep zamanında gelir, hep dinler ve asla ifşa etmez dertleri..
-Tam anlamıyla bir gerçekliktir, herkesin aradığını bulduğu bambaşka bir yolculuktur.. Bilinenin aksine kötü çocuk değildir..
Bakmasını bilene;
-Uyuyan birinin üzerini usulca örtmek gibidir..
-Gündüzün üzerine yıldızlardan bir örtü bırakmak gibi..
-Acı eşiğinin dibe vurduğu, kederin içilen çaya dem olduğu, acıya acıya büyüdüğümüz anlardır..
– Maskelerin çıktığı, makyajların silindiği, seslerin kısındığı, ışıkların söndüğü. Kısacası kalabalık olan ne varsa insanın hayatında hepsinin köşesine çekildiği, yerini sadeliğe bıraktığı andır gece..
– Hayali kapıların hayallerde bireeer birer açıldığı, gelip konduğu deli bir umudun omuzumuza..
– Göğü kucaklayıp getirir insanın içine, ne sığdırabilir insan ne de sığabilir geceye..
-Gündüzün yorucu karanlığında kaybedilen yolların, gecenin aydınlığında bulunmasıdır. Yerine göre bir pusuladır gece..
– Başa geçmiş yalnızlığın, uykusuz gecelerin, Mevla’ya yakınlaşmak olarak geri döndüğü andır..
– iç yakıcı ayrılıkların Allah’a kavuşturduğu, şifa bulunduğu andır gece..
– Bütün sıfatlardan soyunup, yalınkat yaradanın huzurunda kalakalmaktır gece..
– Ve işte bu yüzden Mevlanın insanlarının üzerini merhametle örtme biçimidir gece..
-İnsanın “insanı” aradığı şu dünyada bir var oluştur gece!
YAZAR: Polyana